29 Nisan 2013 Pazartesi

PİKAP CESEDİ


                   PİKAP CESEDİ

  

        Sen bir pikap cesedisin artık

   Unutulmuş bir gramofon ölüsü ya da

Çıkar aklından bütün Sevgilerimle, çıkar şairim,

     Kimse çıkaramadı tavan arasından....

 

  Sen ki inleyen bir sesle imzalayıp durdun yıllarca

üzerinde dönüp, duran o zavallı plakları.

   Fakat gördün işte,

Bütün parçalarını değiştiren sahtekar tamirciler di bütün sevgililer

   ve en kolay onlar gittiler.

 

   Gidenlerin elden düşürdüğü bir ölüsün sen.

Doğduğunda modası çoktan geçmişti ömrünün.

  Şarkılardan ve belki de bir şiirden ödünç almıştın kendini

        Ve yaşadın yalan değil

    ama hep senden öncekileri....

 

 Artık ne Peprino di Capri, ne Vittorio Paltmeri,

ne Malt Monro ne de Mireille Mothıeu kaldı.

   Toplasan geceyi bir Brenda Lee bile etmez artık.

Oysa en çok ‘all alone am ı’ yakışırdı bu kentte

  Çünkü senden öncekilerden sana yalnızca

‘yalnızlık ötesi’ bir terk edilmek kaldı.

 

‘kullan-at’demişti birisi

‘daha ucuzdur yenisi!’

     kullanıldı ve atıldı her şey.

Çünkü sen bir pikap cesedisin artık.

     Çıkar aklından bütün sevgileri,

çıkar Chuck Berry’i ve Little Richard’ı

   Boddy Holly ve Fast Domino’ da kalmasın.

Çıkar aklından bütün sevişmeleri,

              Unut şairim,

  Unut sevinçleri

 

Çoktan ödedim ben unutmanın bedelini.


N. Balbay - Çok eski

12 Mart 2013 Salı

OLMAZMIYDI....


Bu sabah başlamalıyım seni unutmaya
Önce gözlerinde saklanan ve her baktığımda beni ayrı diyarlarda dolaştıran baharları
Ömrümün gördüğü en güzel günleri
UNUTABİLMELİYİM!

Sonra en çılgın firarını gönlümün
Gönlünle gönüllü yolculuğunu
Uyanamamış sabahları,
Uyanamamış geceleri
UNUTABİLMELİYİM!

Kendi küllerimi savurur gibiyim hayata
Yokluğunun suluyor gözyaşım
Nicedir gülmez oldu gözlerim.
BU KARANLIK KORKUYU
KALBİMİN SOKAKLARINA SOKAMSAN OLMAZMIYDI?

Tesellisiz bir günce tutuyor ruhum sanki
Sanki kelebekklerim kaçıyor açtıkça sayfaları.
Git gide tenhalaşıyor içimdeki umut
Kendi sularımda boğuluyorum.
Kendi yarattığım derinlikler sebebim oluyor.
Bu acı ne senden,ne başkasından
Düpedüz benden.
İpek bir kefen giyinmiş geçmişin takvimi
Yapraklarında son bahar var.
TEK EL ATEŞ ETMEYE HAZIR BİR HASRETİM!

 
Canım bu sabah çay istemiyor.
Şah damarı kanıyor şiirlerin.
Çapraz ateşlerde vuruyor beni anılar.
Karanlığa ışığı değil,
Işığa karanlığı tanıştırdım ben.
GİTTİĞİNİ SÖYLEMESEN OLMAZMIYDI ?

Balbay 

2 Şubat 2013 Cumartesi

Soluk Hayalet


İnsanlar ekleniyor hayatına, insanlar eksiliyor, sen bir kalabalıktan bir başka kalabalığa çok ta fark etmeden geçiyorsun, birileri senin hayatından çıkıyor, sen birilerinin hayatından çıkıyorsun.
Teninin parçası olmuş niceleri, uzaklaşıyorlar, bir zamanlar adını bile bilmediklerin ise daha sonra en mahrem gülüşlerinin sahibi oluyorlar.


‘o gitmez’ dediğin kaç kişi gitti, asla kopamayacağını sandığın kaç kişiden koptun, hafızanda birer soluk hayalet şimdi onlar ve sen onların hafızasında soluk bir hayaletsin, gelecek, hayatından kimleri soluk hayaletlere çevirecek? 

cevap ver kimler soluk bir hayalet olacak ve sen kimlerin soluk hayaleti olacaksın......

29 Ocak 2013 Salı

Smile Sail


Seni onca uzakta, çoğu kez adresim belli değilken,yaşamımı sürdürmem için artık hiç bir neden olmadığına inandığım sıralar hatırladım hep. Hastalıkla dolu insanların,çirkefliklerle gölgelenmiş yeryüzü resminin içinde senin yüzün karabasanın düşe dönüştüğü o aydınlık yerde durup, bana baktı hep.
Kahkahalar, güzel, gülen yüzlerle dolu fotoğraflar zamanla herkese anlatılan anılara dönüşür ama ben seninle (-çoğu zaman sensiz-) acıları, büyüme sancılarını, büyük korkuları da yaşadım.
Odaları dolaşıyorum, bu koskoca evde her şey yerli yerinde.
Kitaplar, çalışma masası, kağıtlar, kalemler, fotoğraflar ve tıpkı yıllar öncesi sessizlik....
Bu sessizliği bozmak için ne çok konuşurdum. Sen sürekli bir şeylerle uğraşırken, sorularıma cevap verip, her şeyin yolunda gittiğine beni inandır diye ne çok sorardım.
Ama önceleri böyle değildik. Bu sessizlik yoktu.
Akşamların kalabalığı, kentin sabah güneşiyle boşalan sokakları, çimenlere uzanılan, okuldan kaçılan günler, aynaların karşısında geçirilen zaman,akşam yürüyüşleri,deniz kenarında ay ışığı seyredilen geceler, gitarlar, hüzünlü şarkılar, o yüreğimizi kaplayan sevinç ve nedeni anlaşılmaz bir çarpıntı...
Dünyanın umurumuzda olmadığı o günleri nasıl da özlüyorum şimdi. Renkli ışıkları, her şeyin yeni, her şeyin ilk olduğu zamanı.

Şu eski lambayı ovalasam her şey çabucak geçen çocukluk düşlerimize dönüşebilir mi?


Küçük kız kardeşten 
smile sail için............