29 Ocak 2013 Salı

Smile Sail


Seni onca uzakta, çoğu kez adresim belli değilken,yaşamımı sürdürmem için artık hiç bir neden olmadığına inandığım sıralar hatırladım hep. Hastalıkla dolu insanların,çirkefliklerle gölgelenmiş yeryüzü resminin içinde senin yüzün karabasanın düşe dönüştüğü o aydınlık yerde durup, bana baktı hep.
Kahkahalar, güzel, gülen yüzlerle dolu fotoğraflar zamanla herkese anlatılan anılara dönüşür ama ben seninle (-çoğu zaman sensiz-) acıları, büyüme sancılarını, büyük korkuları da yaşadım.
Odaları dolaşıyorum, bu koskoca evde her şey yerli yerinde.
Kitaplar, çalışma masası, kağıtlar, kalemler, fotoğraflar ve tıpkı yıllar öncesi sessizlik....
Bu sessizliği bozmak için ne çok konuşurdum. Sen sürekli bir şeylerle uğraşırken, sorularıma cevap verip, her şeyin yolunda gittiğine beni inandır diye ne çok sorardım.
Ama önceleri böyle değildik. Bu sessizlik yoktu.
Akşamların kalabalığı, kentin sabah güneşiyle boşalan sokakları, çimenlere uzanılan, okuldan kaçılan günler, aynaların karşısında geçirilen zaman,akşam yürüyüşleri,deniz kenarında ay ışığı seyredilen geceler, gitarlar, hüzünlü şarkılar, o yüreğimizi kaplayan sevinç ve nedeni anlaşılmaz bir çarpıntı...
Dünyanın umurumuzda olmadığı o günleri nasıl da özlüyorum şimdi. Renkli ışıkları, her şeyin yeni, her şeyin ilk olduğu zamanı.

Şu eski lambayı ovalasam her şey çabucak geçen çocukluk düşlerimize dönüşebilir mi?


Küçük kız kardeşten 
smile sail için............