29 Aralık 2014 Pazartesi

Kime Bunlar...

Kime Bunlar....

Kime kimlere bu yazılanlar, asında bana bunlar, ben bana yazıyorum unutmamak için zira unutulmak ölmek gibidir. unutmak ise cinayet...

Şimdi kim soracak peki bu kime diye ve cevabı ne olacak bilinmeyi çok olan cevap bunlar kime diyene yazıldı da denmez Sana yazıldı da...
Ne desem
ben Bana yazıyorum

Eser rüzgar, çıkar fırtına dolar yelken, uçar
hasreti hasret, şarabı şarap...


Balbay/2014 kozyatağı

13 Kasım 2014 Perşembe

NİCEDİR AYDAN HABER YOK

BİZDE,
BİZDE GALİBA YANLIŞ HECEYİZ SENİNLE
DOLAŞIP,DURMAYALIM ARTIK
SEYYAR ANTİKACILAR GİBİ,
KAYIP ŞİİRLER ÜLKESİNDE.

OLMUYOR BÖYLE,
OLMUYOR,
DURALIM BİRAZ.
BİRAZ DİK DURABİLEN ÇOCUKLAR BULALIM.

İÇMESEK DİYORUM BU GECE,
KURURMUYUZ?
KADEHLER DUL MU KALIR,ALKOL ÖLÜNCE?


BİZ ZAMAN YOLCULUĞUNDAYKEN
BİR HAYAT GEÇİP,GİTTİ DIŞARDA.
BİZ GÜN BATIMINI SEYREDERKEN HARPUT’TA
KAÇ BİN KARANLIK GÜN DOĞURDU DÜNYA.

NİCEDİR AYDAN HABER YOK
VE NİCEDİR YIL 1969 DEĞİL!

AH DOSTUM;
YİNE BOZULDU MUSLUKLAR
HICA-HINÇ YALNIZLIK DOLUYUZ.

AMA DEĞİLİZ DOSTUM,
BİZ BU GÜNLER DEĞİLİZ.
ÖYLE ÖLÜM İLANI GİBİ DURMA KARŞIMDA
BAK KIRDIM İĞNESİNİ PİKABIMIN
DÜNYA BUNALDI,
BUNALDIK KÜL VE KATRAN SESLERİNDEN.

ARTIK ÇIKALIM BU GEZEGENDEN
ÇIKARALIM TÜM HAYAT HİKAYELERİNİ CEBİMİZDEN.


KİMBİLİR BELKİ BU AKŞAM BİR KAÇ TANRI DAHA DÜŞER GÖKTEN!... 

8 Kasım 2014 Cumartesi

yelken

Artık cenneti de sensin cehennemi de
İçimdeki kıyısızlığın.
Kendi yalnızlığıyla geçinip,giden oldum anlayacağın
Uyuyup,uyanan.

Bazı şeyler eskimiyor ne kadar istesemde
İçimde bir yer kalıyor hep kanamalı bir yara gibi.
Derken bir yağmur gibi yağıyor anılar
Beklenmedik bir anda.
Sağanaklara tutuluyorum.
Gözlerimin dudağında bir şarkı kırık,dökük,
Beni daha çok yaralıyor zaman
Umuduma inat.

İtirafları susuyor yüreğimin faydasız inen bir akşamda
Kabulsüz bir dua vakti oluyor geceler yastığımda.
Ne yana dönsem sevdam başucumda
Ve öğreniyorum yalnızlığı her gün biraz daha.
Uçurtmasız bir gökyüzü
Ve sevda susuyor kendini.
Ne kadar yabancı bu şehir bana
Vuruyor sevda kendini.
Bir yolculuk başlıyor içmde tebessüm rengi.
Bir yolculuk başlıyor
Dönüş yok geri.

Bu asi sevdanın halkasını çıkarttım parmağımdan,
Bu asi hayatın zincirini e boynuma ben taktım
Ama ben hep sana gelen yollarda kaldım.
Sana yazdığım bütün mektupları da ben yaktım.
USLANMADIM HALA SENİ TEK BAŞIMA SEVMEKTEN.

Sarhoş olup,bağrımda naralar,ağıtlar yaktım.
Kırk gün,kırk gece süren düğünler gibi sana ağladım.
Duvarlarına yazdım şiirlerimi gelmediğin evin,
Sevinçle suladım çiçeklerimi sensizliğin sabahında
Hiç kaybetmeden umudumu kelebekler besledim yüreğimde
Hasreti okşayarak.
USLANMADIM HALA SENİ YANA YANA SEVMEKTEN.

Belki de hiç yoktun öncesinde sen.
Çiçeklenmesi yüreğimin sözlerinden değildi belki.
O fotoğraflardaki de sen değilsin belki
Yanlış tetikte beklemişim ben seni
Yanlış sevmişsin ya da sen beni.

Şimdi gidiyorum ardımda kalanları bir bir yakarak,
Şimdi gidiyorum sana geldiğim yollardan yalınayak.
Karanlık sözlerin var aklımda

Ama pişman olacak bir şey kalmadı bana!!! 

12 Mart 2014 Çarşamba

Gözlerin her şeyi değiştirebilir miydi?

Gözlerin her şeyi değiştirebilir miydi?

Salıncağa binmiş bir zerre gibi kim bilir ne kadar uğraştım inanabilmek için buna


Ve ne çok çığ dayandı yokluğunda kapıma!

N.B.

Alıştığım bir şey değildi...

Gittiğin gün,yağmur yağmıştı kentin üstüne.
Gökyüzünden tehlikeli sorularla, gözlerin düşmüştü gök yüzünden hiç durmadan. Soruların kadar tehlikeliydin o gece sen. Sana bir şeyler söylemek istediğim her an hayatım geçiyordu gözlerimin önünden. Bütün sözlerimi kesiyordu yüzün. Bedenin dolusu ‘GİTMEK’kokuyordun ve o kadar da yalnızdın ama ne kadar sarılsam da kalabalığından açıkta kalacaktı yine de bir yarın.
Bunca zamandan sonra ilk o gün anladım,
Bana sığmayan bir yanın vardı senin.
Oysa hep sevginin kahpeliğe yenilmediği bir yer olmalıydı sokağımız.

Alıştığım bir şey değildi çünkü
Karda, tipi de sulara düşmek bir ateşin ağzından.
Yeni bir ejderha oluvermek buzul çağında

Ve ansızın çatlaması zamanın en ağır yerinden!

Kaç kişi yaşadığımı bilmiyorum


Kaç kişi yaşadığımı bilmiyorum.

Biri benim yerime sınavlara giriyor, davetlere katılıyor, kalabalıkta sevilen, neşeli birini oynuyor. Bazen bana çok benzeyen bu desene uzaktan bakınca şaşırıyorum.

Nasıl da gerçek görünüyor.

 

Bir başkası tıpkı bir çocuk gibi aklına eseni, hissettiği herşeyi yapabileceğini, kimseyi üzmeden, kimseyi, hiç bir şeyi yitirmeden sonsuza dek mutlu yaşayabileceğini sanıyor.

 

Bir başkası hep mutsuz. Her şeyin kötülükle dolu olduğunu, dünyanın bu acımasızlığının ne yaparsa yapsın değişmeyeceğini çok iyi biliyor.

 

Bütün bunlar benimle birlikte. Bazen onları taşımaktan çok yoruluyorum.

 

    Kendimi tanıdığımda da çok yorgundum. İçimi titreten, sabah uyandığımda etrafıma bakmamı sağlayacak, içimdeki o büyük yorgunluğa karşı çıkacak hiç bir heyecan yoktu.

Her şeyi, herkesi silebilen bir his, düş kırıkları, vazgeçmeler ve beklemelerle dolu günler...

 

Şu an sadece derin bir denize bakıyorum vapur misali ve olduğun yerde bir an bile olsa içinden geçmeyi umuyorum!