12 Mart 2014 Çarşamba

Gözlerin her şeyi değiştirebilir miydi?

Gözlerin her şeyi değiştirebilir miydi?

Salıncağa binmiş bir zerre gibi kim bilir ne kadar uğraştım inanabilmek için buna


Ve ne çok çığ dayandı yokluğunda kapıma!

N.B.

Alıştığım bir şey değildi...

Gittiğin gün,yağmur yağmıştı kentin üstüne.
Gökyüzünden tehlikeli sorularla, gözlerin düşmüştü gök yüzünden hiç durmadan. Soruların kadar tehlikeliydin o gece sen. Sana bir şeyler söylemek istediğim her an hayatım geçiyordu gözlerimin önünden. Bütün sözlerimi kesiyordu yüzün. Bedenin dolusu ‘GİTMEK’kokuyordun ve o kadar da yalnızdın ama ne kadar sarılsam da kalabalığından açıkta kalacaktı yine de bir yarın.
Bunca zamandan sonra ilk o gün anladım,
Bana sığmayan bir yanın vardı senin.
Oysa hep sevginin kahpeliğe yenilmediği bir yer olmalıydı sokağımız.

Alıştığım bir şey değildi çünkü
Karda, tipi de sulara düşmek bir ateşin ağzından.
Yeni bir ejderha oluvermek buzul çağında

Ve ansızın çatlaması zamanın en ağır yerinden!

Kaç kişi yaşadığımı bilmiyorum


Kaç kişi yaşadığımı bilmiyorum.

Biri benim yerime sınavlara giriyor, davetlere katılıyor, kalabalıkta sevilen, neşeli birini oynuyor. Bazen bana çok benzeyen bu desene uzaktan bakınca şaşırıyorum.

Nasıl da gerçek görünüyor.

 

Bir başkası tıpkı bir çocuk gibi aklına eseni, hissettiği herşeyi yapabileceğini, kimseyi üzmeden, kimseyi, hiç bir şeyi yitirmeden sonsuza dek mutlu yaşayabileceğini sanıyor.

 

Bir başkası hep mutsuz. Her şeyin kötülükle dolu olduğunu, dünyanın bu acımasızlığının ne yaparsa yapsın değişmeyeceğini çok iyi biliyor.

 

Bütün bunlar benimle birlikte. Bazen onları taşımaktan çok yoruluyorum.

 

    Kendimi tanıdığımda da çok yorgundum. İçimi titreten, sabah uyandığımda etrafıma bakmamı sağlayacak, içimdeki o büyük yorgunluğa karşı çıkacak hiç bir heyecan yoktu.

Her şeyi, herkesi silebilen bir his, düş kırıkları, vazgeçmeler ve beklemelerle dolu günler...

 

Şu an sadece derin bir denize bakıyorum vapur misali ve olduğun yerde bir an bile olsa içinden geçmeyi umuyorum!